Wednesday, May 19, 2010

Kolpa grosso (part 1)

Oyle ikiyuzlu, sahtekar bir toplumuz ki.

Neresinden tutarsak tutalim, elde kaliyoruz. Birtakim sahte kliselerin ardinda saklanip basta kendimizi, kadinlarimizi , cocuklarimizi kisitlayip, bastirip kapali kapilar ardindan kolpaciligin doruklarina tirmaniyoruz.

Sistemimiz (sistemsizligimiz), orgutlerimiz, liderlerimiz o kadar cag disi, o kadar sark kurnazi ki, oylesine surec degil kisi bazli dusunuyoruz ki, donup dolasip gercekten bir arpa yol alamiyoruz bir cok konuda.

Son bir aydir sıkı bir sekilde televizyon izledim. Tam da ic ve dis politikada (ve de futbolda) cok onemli olaylarin oldugu zamana denk geldi sansima. Zaten televizyonlarda da insanin icini uyusturan agirkanli diziler disinda futbol ve siyaset programlarindan baska bir sey yok.

Deniz Baykal diye bi adam var. Ben cocuktum hatirliyorum, Erdal Inonu'nun basinin etini yerdi her kurultayda. Bakti lider olamiyor, gitti 12 senedir kapali duran CHP'yi kurdu 1992'de. Allem kallem etti, havasini kaybeden SHP'yi de kendine katti, o partinin butun ileri goruslu kadrolarini partiden kovdu (ki Kurt milletvekillerini savasin en yogun olduğu tarihlerde meclise sokma riskini alabilecek ileri görusluluge sahip, 1989 yerel secimlerinde patlama yapmis, gercek SOL bir partiden soz ediyoruz.) ve sol dusunceyi Turkiye'nin gundeminden kaldirma operasyonuna basladi. Basardi da.

Bir kere barajin altinda kaldi, zorla istifa etti. Millete unutturup 1.5 yil sonra yeniden geldi; DSP'nin dagiliyor olmasinin mirasini (hic de hak etmeden) yiyerek bedavadan 12-15%'lik bir oyun uzerine kondu. Ve haliyle kendini bir sey sanmaya basladi; halbuki o insanlar ona tepede o oldugu icin ya da CHP'ye cok inandiklari icin degil, ulkede baska oy verecek parti bulamadiklari için veriyorlardi (hala da o yuzden veriyorlar). Efendi gibi ben bu isi kıvıramıyorum diyerek emekli olmak yerine rezil rusva etti kendini; ne seks kasedi kaldi, ne kepazelikler surusu halinde kapisinda aclik grevi yapan issiz gucsuz cocuklar.

Sonra ne oldu? Partiyi oylesine bir tek adam hakimiyeti altina sokmuslar ki, her zamanki gibi kolpadan ben gidiyorum diyince (1999'da yaptigi gibi, amac ne, millet kapisinda toplansin, ahlar vahlar icinde, karimi aldattim ama napalim bakin millet istiyor beni diye geri donsun) sacma sapan isler oldu. Sudan cikmis baliga donen CHP'liler, kimin ayagina kapanacaklarini sasirdilar. Binlerce "genc" yuruyusler yapti cobanlari gelip onlari biraz daha gutsun diye. Bir tek kimse de kalkip adamin 70 yasindaki karisiyla, ya da sevgilisiyle ilgilenmedi bile. Ne olacak; nasilsa butun erkekler yapiyor, elimizin kiri degil mi ya.

Hadi adam istifa etti dedik, bu kez eve kapanip cakal gibi ortaligi gozlemeye basladi. Artik yani kolpaliktan ölecek. Neymis, partiyi bassiz birakamazmis. Sen butun orgutu kopek gibi kendine bagla, önünde secde ettir, ondan sonra eve cekilip hadi bakalim anlasin bir baskan adayinda diye at kemigi ortaya. Son derece ilkesiz, ahlaksiz ve maco bir tavir olarak goruyorum yaptiklarini Deniz Dede'nin.

Yazinin devaminda secdeci CHP'lilerin bu kez Gandi'nin etrafinda deneyecekleri muhtemel tavaf beklentileri ve futbolun da ulkemizde ne kadar siyasete benzediginden soz edicem. Bir de su "Sayin" lafindan ne kadar tiksindigimden. Hatta, soz oradan acilmisken baska tiksindigim kelimelerden de bahsedebilirim. Yazacak cok sey varmis aklimda, simdi farkettim.

No comments: