Bir avuc topraga neden bu kadar bagimliyiz?
Dogru durust bir altyapi zenginliği bile olmayan, yari çöl topraklar ugruna nedendir bu yuzyillarin kavgasi?
Emperyalist adı verilen dunyanin kabadayi devletlerinin el attigi, sınırlarını cizdigi ulkelerin, hayatlarini belirledigi halklarin kac tanesi -hadi refahi gectim- baris icinde yasamaktadir?
Bizler, sıcak kahvelerimizle 22 inclik ekranlarimizin arkasina saklanarak luzumsuz vucutlari yag baglayan dunyanin "ozgur" insanlari, hayatı, olan biteni bir pembe dizi gibi izlemekten ne zaman vazgececegiz?
Dunyanin, dunyamizin tum kaynaklari 500 yıldan beri Kinşasa'dan, Tiflis'ten, Phnom Penh'den Londra'ya, Chicago'ya, Tel-Aviv'e akarken, bizler bunu daha ne kadar izleyecegiz?
Tum dunyada duvarlar yıkılıp kardes halklar bölünerek sozde "ozgurluk" getirilirken, neden hala duvarlar inşa ediliyor ve insanlar dört duvar arasında yaşamak zorunda bırakılıyor?
İnsanların ölümleri uzerine "taktik hesaplar" ve "yukselen deger" gibi stratejik konusmalar yapmak -askerden kacmak icin de olsa- MBA'li adam sayısının artışıyla mı kabullendigimiz, içselleştirdiğimiz bir gercek oldu cikti? Israil elli kere özür dilese ne olur? İnsanlarınız geri gelir mi?
Politika yazmıyım yazmıyım diye tutuyorum kendimi; sonucta yine donup dolasip oraya geliyor kelimeler. Halbuki ne guzel Mortal Engines'i yazacaktim, Lady Vashj figurumden soz edecektim.
Eh ne diyelim. Birkac gune artik.
İsci takimi Boston Celtics'e Hollywood takımı L.A. Lakers karsisinda basarilar!
No comments:
Post a Comment