Thursday, February 25, 2010

Pislik icindeler..

Dun taksiyle eve geliyorum. Standart Sagmalcilar, oradan da Zeynep Kamil, Kosuyolu, Acibadem rotasi. Burhan Felek Lisesi dagilmis tam biz gecerken, taksiciyle bi baktik liseliler heyecanli heyecanli ustumuze geliyor. Taksici de binerken cok bakmamistim ama ben yaslarda gozukuyor, iste sana super malzeme dedim hemen actim konuyu. -Ya bu liselere kravat ceket zorunlulugu kaldirdilar mi yahu? (En az 10 taksiciyle bu sekilde bile bile essek olarak muhabbet acmisligim vardir, muazzam kaynak) -Eee, tabii abi, dedi efendi bir sesle, -baksana pislik icindeler. Hmm diye zaman kazanip goz gezdirdim cocuklarin ustunde. Yani saclar baslar dagilmis filan ama pislik icinde bisi goremedim. Karar verdim, mutlaka kasiycam bunun altini ama once bir ortak ground set edelim di mi abiyle, sonra fuzeleri gondeririz. -Yaa biz ne cektik zamaninda o kravat denen illetten, 16 yasinda cocuga kravat ceket mi giydirilir allah askina? diye bi yokladim. -Valla abi, dedi bizimki, -o zamanlar bir duzen, intizam vardi ya, bi saygi sevgi vardi bizde. OooOo, baba agir dolu belli, kardes o kadar da yasli degil ama goren fes giyilen zamandan soz edecek sanir.

Ya evet de, dedim, -iyi olmus be abi, bizim cektiklerimizi cekmiyolar iste, -bosversene abi dedi eleman, -pislik icindeler sunlara baksana...Yine bi baktim etrafa, valla bana her sey normal geldi (etek giyen kiz olmamasi haric) ama herif belli ki 2-3 cumlede bir tekrarliycak bunu, hadi bakalim dedim. -Neleri pislik icinde yahu, ben goremiyorum? diye attim bombayi. Tabii adamin yuz ifadesini gorememek cok feci, ama bir o kadar da keyifli, kimbilir ne muazzam bi muhabbet olacak diye kendi kendime coktan cosmaya baslamistim bile. Eleman lafi carpti adeta, sonradan fark ettim ki hizli cevap verme sebebi, tam onumuzdeki grubu isaret ederek sozlerine yapacagi vurguyu kacirmamakmis, tam yanlarindan gecerken -baksana sunlara yaa, dedi, eh ben de baktim, 3 tane paltolu kiz sokagin biraz da ortasina dogru durmuslar. Anormal bi durum yok yani. -Nedir baba? dedim, abi zaten sormasam da soze devam edecekti sanirim, -su kizlara baksana, boyle ortalikta kakara kikiri, sigara iciyorlar filan diye bisiler geveledi, o hincla cumlenin sonunu da getiremedi ama ben malzemeyi kapmisim bir kere. -Ne oluyor sigara icince? dedim, ama ses tonum o kadar masum, o kadar "alti yasinda bir cocukmusum gibi anlat, ben aptalim" modunda ki o an. Sofor kardes herhalde aklinca o gun ettigi en beylik lafi patlatti bunun uzerine: -Kiz dedigin sokakta sigara icer mi yaa?

O an beynimde cok ama cok hizli bir hesaplama yaptim (hatta yan gozle adama donup ekstra data icin hafifce baktigimi da itiraf etmeliyim), herifi kaşıyıp sinirlendirecegim, orasi kesin de, dozaji ne olmali, levye cikarip beni dover mi, ben kendimi kaybedip "yarin sabah anan versin bana dersi" moduna girer miyim, tum bunlari attim kazana soyle bir karistirdim, elamanın naif gorunumu ve sakalsiz biyiksiz temiz suratini da goz onune alip ortalamanın hafifce ustunde bi kaşıma operasyonunda karar kildim. Zaten acilis cumleleri hemen tum opsiyonlarda ayni olacakti, dolayisiyla cok da dusunmedim agzimi acarken. -Ne olur ki icse? Erkekler iciyor ya.

Saniyorum hesap yapma sirasi sofor kardesimize gecmisti o an. Bilmiyordum tabii ne tur bir sinaptik sistemi vardir kendisinin, aksonlari bagnazlik denen pasla kaplanmissa filan nasil iletiyordur bilgileri beynine, umurumda da degildi acikcasi. Birkac cumle otesini hesapliyordum o saliseler boyunca. Bu tur kadinla erkegi birbirine denk goren tumceler duymaya dimağı alismadigi icin yanlis duydugunu sanmis da olabilir, cunku hususi olarak 2-3 cumle boyunca konuyu uzatarak benden ayni tepkiyi almayi bekledi. Ve aldi da. En sonunda beynine iyice kazinsin diye -Yani kadinlar sokakta sigara icmemeli mi, bunu mu soyluyorsun? dedim. Tepkisel oldu yaniti elbette, - E tabii abi, kadinla erkek bir mi?

-Hayır, degil, misal senin gibi amcik hosaflarindan otuz tane bir araya getirsem su liseli kizlardan bir tane etmezsiniz, olurdu cevabim eger kavga ariyor olsaydim. Ama yok kafaya koydum, hafifce terletip birakicam bu hödüğü, oyle hemen sopaya sarilma yok. İyice essek rolune burunerek, -Bir tabii, ne farklari var? diye sordum. Herif 1-2 karsilikli ayni yerde saydigimiz iddialasmanin sonunda sanirim ya olaganustu bir aydinlanma yasayarak benim onu eve kadar boyle oynatacagimi kavradi, ya da kendi kendinden ve soylediklerinden utandi (yeaaahhh!!) , zira 1-2 saniyelik kisa bir bekleyisten sonra son derece sakin bir sesle cumlenin sonuna nokta koyarak geldi cevabi -Eee, herkesin bakis acisi farkli tabii. Tartisma alevlensin, hafifce sesler yukselsin diye bekleyen ben dumurun onde gideniydim o an. Adam resmen birden baska bir kimlige burunup tartismayi sona erdirmisti yaa.

Yaklasik 25 saniye kadar konusmadik. Sonra herif siradan ve kisisel sorular sormaya basladi bana ve garip bir sekilde her sorduguna mulayimce cevaplar verip, aramizda sakalasmaya bile basladigimizi fark ettim. 1-2 Amerika, kapitalizm, bu yollar yapilacak ki gavurlar araba satsin bize kazik fiyattan yemi attim onune ama baktim ki baba yutmuyor. O an anladim ki aksonlari gercekten paslanmis, sinirleri cekilmis bir sahsiyet kendisi.

Eleman dogma buyume İstanbulluymus, ama bu sehirden o kadar sıkılmıs ki cekip gidecekmis tasraya. -Gidecek koyum yok ya diye dertlendi, haniminin (niye eşim demezler de hanimim derler, o da ilginc di mi) koyu varmis ama sarmiyormus bunu. -Kucuk cocugum var, bu sehirde buyumesini istemem, gibi beni benden alan laflar etti. Ev arkadasi almanin zorluklarindan, hele de titizsen ve pis bir ev arkadasin varsa bunun ne sıkıntılı bir is oldugundan, zamaninda super yemekler ve harika temizlikler yaptigindan filan soz etti (Tabii evlenince o sokakta sigara icemeyen kadinin sirtina kaktirdi hepsini). Ben oyle kaldim, agzim acik dinliyorum. Muhabbet daha da uzar; Freud, kozmos, Kanada'daki fok katliami, İsmail YK, Fenerbahce, Paris Hilton gibi benim cok da malumatim olmayan konulara da gelirdi aslinda ya, eve varmistik artik. Babaya cok hafif bir bahsis de vererek ugurladim kendisini.

Arabadan inip eve dogru ilerledigim o huzunlu anlar boyunca, taksici denen fenomeni kavrayabilmek icin henuz hala cok tecrubesiz oldugumu dusunuyordum.

No comments: